Sayfalar

15 Ekim 2009 Perşembe

Çocuğunuzu kıyaslamada mihenk taşı bir başkası olmamalı

- Sen ağabeyine hiç benzemiyorsun!
- Abisi kardeşinden daha zeki değil mi? Notlarından belli.

- Baba, “Anasına çekmiş ne olacak!” Anne, “Babasına benzemiş, adam olamaz ki!” şeklindeki kıyaslamalar ve küçük düşürücü yaklaşımlar, gencin kendine karşı nefret ve suçluluk duygusu geliştirmesine sebep olabilmektedir.

Sadece çocuklar ve gençler değil; yetişkinler de başka hanımlarla ya da başka baylarla kıyaslandıklarında mutsuz olmaktadır. Çünkü her insan farklı kişilik özelliklerine, farklı yeteneklere, farklı zekâya, farklı bedene, farklı duygulara, düşüncelere sahip olarak dünyaya gelmiştir. Dolayısıyla çocuklarımızın önüne hedef koyarken veya değerlendirirken kişisel performanslarını ve farklılıklarını göz önüne almak gerekir.

***

YAKLAŞIM NASIL OLMALI?

* Çocuğunuzla ilgili değerlendirmelerinizde mihenk taşı bir başkası değil yine çocuğunuz olmalıdır. Değerlendireceğiniz konu ne ise çocuğunuzda önceki durumu ve son hali değerlendirilmelidir. Örnek olarak; “geçen deneme sınavında şu kadar puan aldın. Bu denemede ise bu kadar aldın. Tebrik ederim veya biraz daha gayret etmen gerekli” gibi geribildirimler verilebilir. Çocuğunuzun durumunu bir başka öğrenciyle kıyaslamak amacınıza hizmet etmeyeceği gibi çocuğunuzda hasetlik, kıskançlık gibi duyguların anormal boyutlarda yaşanmasına sebep olur.

* Çocuklarınızın yanlışlarıyla ilgili geribildirimlerde bulunacağınız zaman izleyeceğiniz yol; önce çocuğunuzun beğendiğiniz iyi ve güzel bir yönünü, sonra düzeltmesini istediğiniz davranışını, en sonunda ise hoşlandığınız başka bir yönünü söylemek şeklinde olursa eleştiriniz daha ılımlı ve yapıcı olur.

* Kıyaslama, genelde kendi beklentilerine cevap bulamayan bireyler tarafından yapılır. Çocuklarımızın ilgi ve yeteneklerini göz önüne alarak gerçekçi beklentiler içinde olmak bizi daha tatminkâr yapar ve çocuğumuzla çatışma riskini azaltır.

* İnsan, fark edilmek, takdir edilmek ve onay görmek ister. Bunu, işyerinde personel amirinden, bayanlar eşlerinden, çocuklar ve gençler de ebeveynlerinden beklerler. Bir nevi bu bir ihtiyaçtır. Kimi ebeveynler çocuklarının yapamadıklarını ve yanlışlarını ön plana çıkartarak, doğruyu göstermeye çalışmaktadır. Bu yaklaşım hem ebeveynlerde hem de çocuklarında hayal kırıklığı ve umutsuzluk oluşturabilir. Oysaki genci, olduğu gibi kabullenmek ve toplum içinde küçük düşürücü yaklaşımlardan sakınmak, küçük dahi olsa onun olumlu davranışlarının ve başarılarının da farkına varmak ve onları takdir etmek kimlik oluşturma çabalarını destekler. Yaklaşımlarımızda temel nokta; ergene aynen arkadaşlarımıza davrandığımız gibi davranmaktır. Arkadaşımıza, “Neden ağabeyine benzemedin?” ya da “Saçını ablan gibi kestirseydin daha iyi olurdu” diyebilir misiniz?

ABDULLAH PURTAŞ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız benim için çok önemli.....
Lütfen;
bir :)) bile olsa yorumlarınız beni mutlu edecek..