Sayfalar

10 Ocak 2010 Pazar

KAÇIRILAN FIRSATLAR

Eşime, 3 yaşındaki kızım Ramanda'ya göz kulak olmayı önerdim. Böylelikle, o da bir arkadaşıyla dışarıya çıkabilecekti. Ramanda, öteki odada oyuncaklarıyla oynarken, ben de kendi işlerimi yapacaktım. ilk önce sorun yoktu. Biraz sonra sessizlik dikkatimi çekti, "Ramanda, ne yapıyorsun?" diye seslendim. Yanıt alamadım. Sorumu tekrarladım. "Hiçbir şey" dediğini duydum. Hiçbir şey? Hiçbir şey de ne demekti.

Masamdan kalktım ve oturma odasına koştum. Ramanda o anda hole doğru fırladı. Merdivenlerden çıkarken arkasından gittim. Hemen yatak odasına girdi. Aradaki mesafeyi kapatmıştım. Oradan banyoya geçti. Onu köşede yakaladım. Yanıma gelmesini söyledim. Reddetti. Otoriter baba sesimi takındım, "Küçük bayan, sana buraya gelmeni söylüyorum."

Yavaş yavaş yanıma doğru geldi. Elinde eşimin yeni rujundan kalanlar vardı. Yüzünün her karesi parlak kırmızı renge boyanmıştı (dudakları hariç)!

O korku dolu gözler, titreyen dudaklarla bana bakarken, benim kulağımda çocukken bana söylenenler çınlıyordu; "Bunu nasıl yaparsın? Böyle yapmaman gerektiğini biliyordun. Bu ne kötü davranış. Sana kaç kere böyle yapmaman söylendi..." O anda bütün mesele o eski mesajlardan birini seçmekti. Böylece ne kötü bir kız olduğunu anlayacaktı. Ne yapacağıma karar vermeden önce eşimin Ramanda'ya bir saat önce giydirdiği "bluz" dikkatimi çekti. Üzerinde, "BEN KUSURSUZ BİRmeleğim!" yazılıydı. Bir kez daha korku dolu gözlerine baktım. Karşımda anne babasını dinlemeyen kötü bir kız değil de, Tanrının bize bahşettiği bir çocuk... değerli mi değerli, küçücük kusursuz bir melek, neredeyse suçlamak üzere olduğum bir mükemmellik, bir değer duruyordu.

"Bir tanem, çok güzel görünüyorsun! Hadi bir fotoğrafım çekelim de annen bu özel halini görebilsin." Fotoğrafım çektim ve Tanrıya bize kusursuz küçük bir melek verdiği için şükretme fırsatını kaçırmadım.

Nick Lazaris



MAVİ GÜL

Yıllarımı duygusallıktan uzak ve bağlanmaktan korkan erkeklere aşık olarak tükettim, ilişkilerim acı doluydu. Evlenmek istiyordum. Radikal bir değişikliğe gitmem gerektiğinin farkındaydım.

Bir gün dua etmeye karar verdim. "Tanrım, doğru birini nasıl bulacağımı bilmiyorum. Yalvarırım, kutsal sevgilimi benim için sen seç ve ikimizi de bu birlikteliğe hazırla. Ve Tanrım, onu benim için seçenin sen olduğunu anlayabilmem için de bana mavi bir gülle gelmesini sağla."

Beş ay boyunca her gün kutsal sevgilimin bana o gün geleceği umuduyla yaşadım. Hep o günün doğru gün olduğunu düşündüm.

Her gün kontrolü elimden biraz daha bıraktım ve beni seven Tanrıya kendimi biraz daha açtım. Her gün etrafta mavi bir gül aradım.

Beni kullandığım düşündüğüm son erkek arkadaşımı terk ettikten on iki gün sonra Alan Cohen'in konuşma yaptığı bir iletişim ağının yemeğine katıldım, Cohen, insanları etkimiz altına alabilme gücümüzden söz etti. Bu beni öyle etkiledi ki, katılımcıları bu tür bir egzersiz yapmaya davet ettiğinde hiç düşünmeden atladım. O anda yüzden fazla insan bir partner bulabilmek için birbirine karıştı.

Herkes sessizdi. Genç ve mavi gözlü bir adam karşımda durdu. Elele tutuştuk ve birbirimizin gözlerine bakmaya başladık. Egzersiz gereğince, "Beni etkin altına alabilir misin?" diye sordum. Birkaç dakika boyunca sessizce bana koşulsuz sevgi verdi. Sonra o bana "Beni etkin altına alabilir misin?" diye sordu ve ben de ona sevgi verdim. Birbirimize başka hiçbir şey söylemedik.

Egzersiz bitti ve yerlerimize oturduk. Şaşkınlık içindeydim. Birkaç dakika sonra genç adam yanıma geldi ve kendini tanıttı. Adının David Rose (Rose Türkçe'de gül anlamına gelmektedir) olduğunu söyledi. O anda Tanrının bana mavi gözlü gülümü gönderdiğim anladım.

Bir yıl sonra da evlendik.

Brenda Rose


MİSAFİR ÖĞRENCİAndrea ve diğer öğrencileri ülkelerinden getiren otobüsü karşılamaya gittik. Bunlar Slovakya'dan gelen misafir öğrencilerdi. And¬rea, İngilizce konuşuyordu, ama oldukça heyecanlıydı. Onun ürperdiğini hissedebiliyordum. Biz, beş çocuklu bir aileyiz. Çocuklarım misafir öğrencilere o kadar alışıklar ki ona rahatça yaklaştılar. Andrea'yı kucaklamak istediler. Sonradan öğrendiğimiz üzere Andrea böyle sarılmalara pek alışık değildi. Biz ailece birbirimize çok sarılırız. Gün boyunca binlerce kere birbirimizi kucaklarız. Andrea dikkatle bizi göz¬lüyordu. Bizi sarılırken her gördüğünde yüzünde mutlu bir ifade beliriyordu. Hoşuna gidiyordu. O da sarılmak istiyordu.

Bana Avrupa'da geçirdiği çocukluk yıllarını anlattı. Annesi çok sevecenmiş; Andrea'nın deyişiyle Avrupa tarzında sevgi dolu bir ilişkileri varmış. Oysa küçüklüğünden bu yana annesi onu hiç kucaklamamış.

1992yazını bizimle geçiren Andrea ailemizin bir parçası olmuştu. Her geçen gün birbirimize karşı sevgimiz artmıştı. Birbirimizi sürekli kucaklıyorduk.

Andrea sarılmanın tadına varmıştı. En önemlisi bu duygusal deneyimi annesiyle paylaşma ihtiyacı duyduğunu öğrenmişti.

Ağustos sonunda Andrea Slovakya'ya geri döndü. Uçakla Münih'e uçtu, annesi onu havaalanında karşılayacaktı. Annesi onu her zamanki sevecen gülüşü ve sevecen konuşmalarıyla karşılamış ve valizleri taşımasına yardımcı olmuş.

Andrea tüm sevecenliğiyle annesinin koluna asılmış ve "Anne, ben sana sarılmak istiyorum." demiş, Andrea'nın ilettiğine göre annesi bir müddet ne yapması gerektiğini bilememiş. Andrea annesinin gözlerinin içine bakmış, her ikisinin gözleri yaş dolmuş. Andrea, "Anneciğim ben sana sarılma ihtiyacı duyuyorum. Senin de bana sarılmam çok istiyorum." demiş. Birbirlerini kucaklamışlar. Havaalanının karşılama salonunda bir milim bile ilerleyememişler. Andrea üç saat boyunca aynı noktada kaldıklarım söyledi. Ağlamışlar ve birbirlerine sarılmışlar. Konuşmuşlar. Yine ağlamışlar, yine sarılmışlar ve daha fazla konuşmuşlar. Andrea çocuklarım sarılarak yetiştireceğim söylüyor. Annesinin de bundan oldukça memnun olduğunu belirtiyor.

Mary Jane West-Delgado

EVRENSEL İLAÇ

Ne yedek parçası var, ne pili

Ne peşinat gerekiyor, ne aylık taksit

Enflasyona karşı dayanıklı, vergiden muaf

Gerçekten dinlendirici



Çalınmaz, etrafı kirletmez

Herkese uyar, katıksızdır

Çok az enerji harcar

Ama çok iyi sonuçlar verir



Tansiyonunuzu düşürür, stresinizi azaltır

Mutluluğunuza mutluluk katar

Depresyona karşı savaşır, yüzünüzü güldürür

Öz-güveninizi arttırır



Dolaşım sisteminizi çalıştırır

Yan etkileri yoktur

Sanırım en kusursuz ilaç odur:

Dostlarım reçetesini yazıyorum... bu kucaklamaktır!

(Şüphesiz karşılıklı olanı!)

Henry Matthew Ward



UFACIK BİR NOT

Canlı çiçek güzelliğin en büyük simgesidir. Ara sıra bir buket gül toplar veya kusursuz bir gül bulur, bir komşuma, arkadaşıma veya akrabama veririm.

Bir sabah erkenden kendim için çok güzel kokan dayanıklı güllerden bir buket derledim. Güllere sadece göz zevkim için saatlerce bakabilirdim. Benim için ne kadar hoş olduklarım düşünürken, içimden gelen sakin ve kibar bir ses onları bir arkadaşıma vermemi söyledi.

Doğru eve girdim ve çiçekleri bir vazoya yerleştirdim. Sonra da üzerine ufacık bir not yazdım: Arkadaşıma. Yolun karşısına geçtim ve bu¬keti en yakın arkadaşlarımdan biri olan komşunun kapısının önüne bı¬raktım.

Daha sonra arkadaşım beni arayıp teşekkür ettiğini söyledi. Çiçeklerin onu çok mutlu ettiğini belirtti. Benim çiçeği bırakmamdan önceki gece çocuklarından biriyle kavga ettiğini ve çocuğun ergenlik çağındaki bir çocuğun acımasızlığıyla ona "Senin hiç arkadaşın yok" dediğini söyledi.

Şaşırtıcı olan o sabah işe gitmek için evden çıkarken bir buket mutluluk kapısında belirmişti ve üzerinde "Arkadaşıma" yazılı ufacık bir not vardı.

Roberta Tremblay

Hayattaki en yüce mutluluk sevildiğimize inanmaktır.

Victor Hugo

MUTLAK MUTLULUK

Yüce insan

Seken ayağımı, çomak elimi anlayışla karşılayan

insandır

Yüce insan

Kulaklarınım onun söylediklerini süzerek

dinleyeceğim bilir

Yüce insan

Gözlerimin donuk, yanıtlanırım kısa olmasına

bozulmaz

Yüce insan

Masaya çay döktüğümde başka yerlere bakınır



Yüce insan

Yüzünde sımsıcak gülücükle

Bir dakikalığına bile olsa sohbet için yanıma

yaklaşan insandır

Yüce insan asla "Bunu bana daha önceden

anlatmıştın" demez

Yüce insan

Size sevildiğinizi ve yalnız olmadığınızı hissettirir

Yüce insan

Siz ona gidemediğinizde ayağınıza kadar gelen

doktor gibidir

Yüce insan gününüzün iyi geçmesini Gün batımınızın sevecenlikle yoğrulmasını sağlar

Yüce insan çok sevdiğiniz ailenize benzer İlgisi bugün burada olmamızın sebebidir

Grace McDonald

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız benim için çok önemli.....
Lütfen;
bir :)) bile olsa yorumlarınız beni mutlu edecek..