Sayfalar

10 Ocak 2010 Pazar

Anneler Günü Hediyesi

Melih Arat

Bu yazı annelerin çocukları, anne eşleri için. Bugün (anneler günü olmayan bir zamanda da okusanız) sizin dünyayı ve kendinizi anneniz ve anne olan eşiniz açısından görme gününüz. Ben mikrofonu bir anneye uzatacağım ve her çocuğun ve eşin evin annesinin bakış açısından bir kez olsun dünyayı görmeye çalışmalarını umut edeceğim.

“Sevgili Eşim, Sevgili Çocuklar…

Önce çocuklarım, sizin için endişelenmemi bir türlü anlayamadınız. Siz benim elmaslarımsınız, yakutlarımsınız. Sizler sokakta olunca sizi çalarlar, size zarar verirler diye ödüm kopuyor. Gece tüm kötülükleri örttüğü gibi, tüm kötülükleri de kolaylaştırıyor. Sizin için endişeleniyorsam sizleri bu dünyanın en kıymetli taşlarından daha değerli bulmamdan. Sizin için endişelendiğim zaman değil, endişelenmediğim zaman üzülün.

Benim yaşamım zor oldu. Okuyamadım. Okuma fırsatım olmadı. Okutulmadım. İstemedim değil, ama Türkiye’deki milyonlarca anne gibi okuyamadım. Bunun eksikliğini hep yaşadım. Bu yetmiyormuş gibi anne olmak yaşlanmak demek. Genç ve güzel değilim artık. Bir o vardı zaten bir tek aynanın karşısına geçince kendi kendime övünebildiğim. Annelikle birlikte o da her geçen günle gitti.

Radyo bile benden çok dinlendi hep bu evde. Babanız hemen hiçbir zaman sormadı bana bir şeyi ya da sorduysa kendi kararını uyguladı sonunda. Siz okullu oluncaya kadar biraz sözüme dikkat ederdiniz. Ergenlikle birlikte siz de kendi başınıza buyruk oldunuz. Benim bu yaşamda karar alabildiğim tek şey, o gün ne yemek pişirileceğine karar vermek oldu artık. Çoğu zaman sevdiniz yemeklerimi, ama onda da bir şey demediniz. Onunla da çok onur duyamadım kendimden. Ama sevmediğiniz bir şey olunca hemen, anında söylemeyi unutmadınız.

Birçok şeyi içime attım. Birçoğunu söyleyemedim. Ağzıma tıkılan lafları, babanızın ve sizin hiç farkından olmadan beni küçümsemenizi, dikkate almamanızı hep içime attım. Farkında bile değildiniz, beni nasıl kırdığınızın. Küçük şeyler istemiştim halbuki ben sizden, küçük şeyler…

Dünya malı önemli değil, ama kendi paramın da sahibi olamadım bu dünyada. Gönül rahatlığıyla bir şeyler alamadım, ne evime, ne üstüme, ne sizlere… Diğer tanıdığım birçok anne arkadaşım da öyle… Babanız eve giren tüm paraya el koydu. Babamdan kalan evin kirasını hep babanız aldı. Benim mutfak masasına almak istediğim yeni bir örtü bile çok görüldü bu evde ya da yeni modern bir yatak örtüsü takımı almam. Babanız için bunlar lüzumsuz şeylerdi. Benimse mütevazı yaşamımın küçük tek lüksleri… Sizin kameralı cep telefonları her zaman önde geldi. Cep telefonu deyince, cep telefonu için teşekkür ederim çocuklar size, kendi eskilerinizi verdiğiniz için. Ben babanızın eskisini size giydirmeyi hiç düşünmemiştim ama…

Hep bağımlı oldum bu yaşamda. Alacağım her kararda ya babanız ya siz… Evlenmeden önce de ağabeylerim ve babam. Konuşturmadınız beni hiçbir konuda. Zaten konuşamazdım ki, okumamıştım, çalışmamıştım. Cahildim ve cahil bulurdunuz beni.

Buna rağmen beni aracı yaptınız her zaman. Okumamıştım ama, bir diplomat gibi kullandınız beni çocuklar babanıza karşı. Tüm söyleyemediklerinizi, tüm isteyemediklerinizi ben söyledim ona. Aynı zamanda istihbarat teşkilatı başkanı gibi her şeyi bilen ama sessiz biri oldum en sıkıntılı durumlarınızda.

Yaptığım işlerin hiçbiri ama hiçbiri takdir edilmedi. Ütülü gömlekler için teşekkür edilmedi, ama ütülenmediği zaman neden bu gömlek ütülü değil diye çığlıklar yükseldi. Bu yaşamda biraz olsun takdir edilmeyi çok istedim. Babanız bir gün bile evin ne kadar temiz olduğunu fark etmedi otuz yıl boyunca ve benim onu temiz tutmak için ne kadar çalıştığımı. Neyse üzmeyeyim sizi daha fazla. Anneler gününde, özel bir hediye vermenize gerek yok bana. Beni anlayın… en büyük hediye bu bana. Yine de illa bir hediye verecekseniz… Bu dünya için bir çift tatlı söz, içten bir sarılma, öbür dünya içinse içten bir fatiha isterim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız benim için çok önemli.....
Lütfen;
bir :)) bile olsa yorumlarınız beni mutlu edecek..